İLK TÜRK OTOMOBİLİ OLAN "DEVRİM" İN HİKAYESİ

?

İLK TÜRK OTOMOBİLİ OLAN "DEVRİM" İN HİKAYESİ

İleti omeralemdar » 04 Temmuz 2009 12:46

Kurtuluş Savaşı zamanında o zamandaki adı Eskişehir cer atelyesinde yapılması çok tehlikeli olan top mermilerini tornalayarak çaplarını küçültüp kullanılmasını sağlayarak Milli Mücadeleye çok büyük katkı sağlayan; Kıbrıs Savaşında A.B.D nin kullanmamamız için aldığı füze rampalarını o zamandaki ismi ile E.L.M.S. ( Eskişehir Lokomotif Motor Sanayi) de yeniden inşa edilerek orjinalden daha hassas isabet ederek galibiyetimize katkı sağlayan şu anda sadece Eskişehirlilerin ve demiryolcuların bildiği kendi halinde unutulmuş Türkiyenin en eski fabrikalarından 112 yıllık TÜLOMSAŞ ( Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi ) ta 1961 yılında Türkiye'de otomobil imal edilemez denirken o zamandaki ihtilal hükümetinin emriyle 4,5 ayda üretilen Türkiye'nin ilk yerli otomobili DEVRİM'in hazin öyküsü.
Eğer Devrim projesi devam etseydi acaba Türkiye dünya otomobil pazarında şimdi ne durumda olurdu?...
Şu anda ki yerli otomobil fabrikalarından kaç tanesi olabilirdi acaba?

Tartışma yaratacak bir konu olarak görüyorum...

Tarih 16 Haziran 1961. Türkiye sıkıntılı bir dönemin ardından yeniden yapılanmaya çalışıyor. İhtilal sonrası dönemde bir söylenti ortalıkta dolaşıyor, Türkler araba yapamaz. Dönemin iktidarı, 16 Haziran günü Devlet Demiryolları Fabrikaları ve Cer Dairelerinin yönetici ve mühendislerinden 20 tanesini toplantıya çağırıyor. Amaç ise, Türkler araba yapamaz kanısını ortadan kaldırmak. Ve ilk Türk yapımı Devrim arabasının öyküsü burada başlıyor.

Türklerin, dünyaya bir meydan okuma hikayesidir Devrim arabasının serüveni... Dönemin iktidarı, 29 Ekim kutlamalarına yetişmesi için bir araba siparişi veriyor Eskişehire. Aracın adı Devrim. İmkansızı başarmanın nasıl olduğunu gösteriyor Devrim arabası. Çünkü arabanın yapımı için verilen süre çok kısıtlı ve bir kanı var ortada dolaşan: Türkler araba yapamaz.
Tüm ülkede üniversiteden, basına; bir avuç sanayiciden politikacıya, sesi duyulabilen kimse ne otomobil ne de motor yapılabileceğine inanıyor, özel sohbetlerde, röportajlarda, film gösterili konferanslarda bu görüş vurgulanıyor.

Ancak inanılmaz bir şey gerçekleşiyor. Ve araba, 28 Ekim 1961 sabahı Türkiyede yapılan bir otomobil, kaportası pürüzsüz olmasa da, kendi tekerlekleri üzerinde ve yine Türkiyede yapılan kendi motorunun gücüyle Büyük Millet Meclisi Binası önüne götürülerek Devlet Başkanı Cemal Gürsel Paşa'ya sunulabiliyor.

29 Ekim 1961 günü ise Devrim, Cumhuriyet kutlamalarına katılıyor. Dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel gelmeden tüm hazırlıkları tamamlanan Devrimin bir tek benzini unutuluyor. Cumhurbaşkanı Gürsel, benzini konulmayan arabanın ön koltuğuna oturuyor. Araç meclisin bahçesinde tur atarken; herkes pek keyifleniyor. Ne de olsa bu kendini kanıtlama savaşı ve bu savaş yine kazanılıyor. Cemal Gürsel, bu arabayı Atatürkün de görmesini istiyor ve Devrimi Anıtkabire götürülmesi için talimat veriyor. Ancak benzini unutulan araba henüz 100 metre ilerlemişken duruyor. Devrim'in kıymetli yolcusu, şaşkın bakışlarla süzüyor "devrimin itici gücünü"... Şoför "Benzin bitti" diye boynunu bükünce , Cemal Gürsel durumu şöyle özetliyor: "Batı kafasıyla otomobil yaparız, Doğu kafasıyla ikmali unuturuz."

DEVRİM NASIL YAPILDI

Projeyle başka bir kuruluşun değil de TCDDnin görevlendirilmiş olmasının nedeni, o tarihlerde TCDDnin onarım amacıyla kurulmuş fakat geniş ölçüde yedek parça imal eden Ankara, Eskişehir, Sivas ve Adapazarındaki fabrikaları ile önemli bir teknik potansiyeli ve yetişmiş işçisinden mühendisine kadar güçlü bir teknik kadrosunun bulunmasıydı. Yüksek Mühendis Emin Bozoğlu, yönetim grubunun başı olarak 20 mühendisin olağanüstü bir tempoyla fakat gönül rahatlığı içinde çalışmasını sağlayıp eş yöneltmek suretiyle birinci derecede rol oynamıştı. Devrim için ayrılan ödenek 1.400.000 TL, yapılışı için verilen süre ise 4.5 aydı.

Zamana karşı yapılan yarışın kazanılmasında ikinci etken, görev alan mühendislerin, proje süresince hafta sonları da dahil her gün, en az 12şer saat, gerektiğinde bazı geceleri, sökülmüş bir otomobil sedirinin üzerinde birkaç saat kestirerek, işbaşında kalmayı yüksünmeyecek ölçüde davaya gönül vermiş olmalarıydı. Çalışmalar için, Eskişehir Demiryolu Fabrikalarında dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir bina seçildi. Elden geldiğince çeşitli tipte otomobil yapısını yakından inceleyerek fikir edindikten sonra yapılacak tipin boyutları, motor, şanzıman vb. öteki grup ve parçaların nasıl tasarlanıp imal edileceği üzerinde durulması sonucuna varıldı.

Önce otomobilin ana hatları belirlendi. Dört ila beş kişilik, toplam 1000-1100 kg. ağırlığında orta boy denilebilecek bir tip üzerinde uzlaşıldı. Motor 4 zamanlı ve 4 silindirli olarak, 50-60 BG. vermeliydi.





Karoser için hazırlanan 1/10 ölçekli maketlerden seçilen 1/1 ölçekli alçı modeli yapıldı. Karoserin damı, kaput ve benzeri sacları, sonra bu modelden alınan kalıplarla yapılmış beton bloklara çekilmek ve çekiçle düzeltilmek suretiyle tek tek imal edildi. Karar verilen yandan supaplı bir 4 silindirli motorun, gövde ve başlığı Sivas Demiryolu Fabrikalarında dökülüp, Ankara Fabrikasında işlendi. Piston, segman ve kolları Eskişehirde yapıldı. Motor Ankara Fabrikasında monte edildi. Frenlemede 40 BG.den fazla güç alınamayan bu motora alternatif olarak Ankara Fabrikası aynı gövde ve krank milinden yola çıkarak başka bir tip geliştirdi.

B Tipi adı verilen üstten supaplı bir üçüncü motor da bu kez tanınmış bir 6 silindirli otomobil motorundan esinlenerek, fakat krank ve eksantrik milleri yeni baştan çizilip, hesaplanmak suretiyle Eskişehirde imal edildi. Bu motor frenleme de 60 BG.ye ulaşmış ve daha sonra Diesele çevrilerek istasyon aydınlatılmasında kullanılmak üzere yapılan elektrojen gruplarına uygulanmıştır. Süspansiyon grubu ön takımları için Mc Phearson sistemi önerilmişti. Bu gün çok yaygın kullanılan bu sistem, o tarihte bulduğumuz kadarıyla bir tek firma tarafından uygulanıyordu. Benimsendi ve Eskişehirde yeniden imal edildi.

Eylül sonuna doğru, ön ve arka camları, piyasada bulunabilenlere uydurmak zorunluluğuyla modele göre biraz değiştirilmiş iki gövde çatılmış ve biri A diğeri B tipinden iki ayrı motor hazırlanmış bulunuyordu. Şanzumanlar, Ankara Fabrikasınca tümü yerli olarak yapılmıştı.

Montaja geçildiğinde karşılaşılan en büyük sorunlardan biri de gövde-motor uyumunu sağlamak, debriyaj, gaz ve fren kumanda mekanizmaları nı yerleştirmek ve direksiyonun en uygun konumunu bulmaktı. Ayarlı direksiyon önerisi kabul edilmedi. İki yıl sonra Cadillac bunu bir yenilik olarak getiriyordu. Nihayet Ekim ortalarında Devrim otomobillerinden ilki tecrübeye hazır duruma gelebildi. Elektrik donanımı, diferansiyel dişlileri, kardan istavrozları ve motor yatakları ile cam ve lastikleri dışında tüm parçalar yerli idi.

Tüm olanların yanında Devrim arabasının en büyük önemi, önemi Türk mühendisinin bir şeyler yapabileceğini, başarabileceğini göstermiş olmasıdır. Belki de Devrim yol ortasında benzini olmadığı için durmasaydı ve üretimi devam ettirilseydi, şu anda Türkiye dünyanın en büyük makine sanayilerinden birini kurmuş olabilirdi.


DEVRİMİN KÜNYESİ

İmal Tarihi:1961
Ağırlık: 1250 kg.
Uzunluk: 4500 mm.
Genişlik: 1800 mm.
Yükseklik: 1550 mm.
İmal Yeri: Eskişehir Demiryolu Fabrikası
İmal Süresi: 4,5 ay
Üretim Sayısı: 4 Adet Binek Otomobili
10 Adet Motor: 4 adet A4L tipi 3 adet A4T tipi 3 adet B3T tipi
7 Adet Şanzuman: 3 adet A tipi 4 adet B tipi
Silindir Sayısı: 4
Silindir Çapı: 81 mm.
Silindir Hacmi: 20 70 cm
Strok: 100 mm.
Kompresyon: 6,8 : 1
Güç: 50 Hp
Devir: 3600 d/d
Karakteristik: Dört zamanlı
omeralemdar
BİNBAŞI
BİNBAŞI
 
İleti: 1016
Kayıt: 09 Haziran 2008 00:01
Marka & Model: RENAULT CLIOIII
Motor Tipi & Gücü: 1,2
Kilometre: 67057
Yakıt: benzin
Lastik Markası: Kumho Kh18 185/60/15
İsim ve Şehir: ömer alemdar /ANKARA


Re: İLK TÜRK OTOMOBİLİ OLAN "DEVRİM" İN HİKAYESİ

İleti anakonda_425 » 04 Temmuz 2009 12:54

Bunun filmini izledim ben gerçekten çok güzel ve kaliteli bir film yapmışlar izlemeyenlre tavsiye ederim.
anakonda_425
ASTSUBAY ÜST ÇAVUŞ
ASTSUBAY ÜST ÇAVUŞ
 
İleti: 93
Kayıt: 13 Nisan 2009 14:45
Marka & Model: Clio Grandtour Dyn
Motor Tipi & Gücü: 1.5 DCİ 80 HP
Kilometre: 0
İsim ve Şehir: Mert/İzmir

Re: İLK TÜRK OTOMOBİLİ OLAN "DEVRİM" İN HİKAYESİ

İleti omeralemdar » 04 Temmuz 2009 12:56

bende izledim aldıgım cd çekimi kalitesizdi öyle olsada yinede çok etkilendim sizlerle paylaşayım dedim. o dönemdede yabancıların çıkarları için iş birlikçiler varmış bügünde var degişen hiç bir şey yok ben buna üzülüyorum....
omeralemdar
BİNBAŞI
BİNBAŞI
 
İleti: 1016
Kayıt: 09 Haziran 2008 00:01
Marka & Model: RENAULT CLIOIII
Motor Tipi & Gücü: 1,2
Kilometre: 67057
Yakıt: benzin
Lastik Markası: Kumho Kh18 185/60/15
İsim ve Şehir: ömer alemdar /ANKARA

Re: İLK TÜRK OTOMOBİLİ OLAN "DEVRİM" İN HİKAYESİ

İleti Diablo » 04 Temmuz 2009 13:36

Kendi arabalarımızı kendimiz üretebilecek iken dış müdahalelerle engellenmiş cumhurbaşkanı Cemal Gürsel in utanmadan batılı gibi araba yaptık ama şarklı gibi benzin doldurduk dediği onca soruna ve sıkıntıya rağmen başka hiç bir yerde yapılması mümkün olmayan 4.5 ay gibi rekor zamanda üretilen ama abimiz amerika ve avrupa bozuntusunun siz araba yapıp araplaramı satacaksınız dediği ve türlü rezilliklerle engellediği belkide türkiyenin kilometre taşı olacak bi projeydi allah rahmet eylesin.
Diablo
ÜSTEĞMEN
ÜSTEĞMEN
 
İleti: 387
Kayıt: 01 Şubat 2009 03:02
Marka & Model: Clio III HB.
Motor Tipi & Gücü: 1.2 75Hp Authentique
Kilometre: 0
İsim ve Şehir: ERMAN_İstanbul

Re: İLK TÜRK OTOMOBİLİ OLAN "DEVRİM" İN HİKAYESİ

İleti Diablo » 06 Temmuz 2009 00:13

Yönetmen Tolga Örnek, 1961 yılında dönemin cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in talimatıyla yapılan ve Devrim diye adlandırılan ilk yerli otomobilin hikâyesini beyazperdeye aktarmış. Filmde, yerli otomobil davasının öncüsü olarak bilinen Necmettin Erbakan'dan hiç söz edilmiyormuş. Yapımcı şirket “Tarihi kayıtlarda Erbakan'ın adına rastlayamadık” diye açıklama yapmış. Bunun üzerine Erbakan Hoca “Bunlar ya çok cahil ya da gerçekleri göremeyecek kadar kör” demiş…

Devam eden tartışmaya benim de bir katkım olsun. Bundan 10 yıl kadar önce Devrim otomobili ve genel olarak yerli otomobil davası ile ilgili geniş kapsamlı bir araştırma yapmıştım. Meclis Kütüphanesi'ndeki 'kazı çalışmalarımda' rastladığım Düşünen Adam dergisinin 24 Mart 1961 tarihli sayısının kapağında Necmettin Erbakan ve “yerli otomobil davası” vardı. Devrim'in imali için verilen cumhurbaşkanlığı talimatından üç ay önce kaleme alınan ilgili yazıda şöyle deniliyordu:

“Gümüş Motor fabrikasının genç ve muvaffak Umum Müdürü Doçent Necmeddin Erbakan basın toplantısı üstüne basın toplantısı yapıyor, konferans üstüne konferans yapıyordu. Mümkündü: Türkiye'de kısa zamanda otomobil yapılabilirdi. Önce buna inanmak lazımdı. Necmeddin Erbakan İstanbul'un boş ve geniş bir arazi parçası üzerinde Gümüş Motor fabrikasını kurmağa niyet ettiği zaman da her kafadan bir ses çıkmıştı. 'Olamaz, Türkiye'de motor değil, çivi bile yapılamaz' denilmişti. Erbakan, 'yapılır' demiş ve yapmıştı. Bir kaç sene içinde yükselen fabrika, Batı memleketleri imalatı ayarında dizel motorları, seri halinde dizel motorları imal etmeğe başlamıştı. Dışarıdan getirilmesi mesele haline gelen ve çok pahalıya mal olan en ince makine parçaları artık piyasaya Türk malı olarak pırıl pırıl sürülüyordu.... Bu başarı bir başlangıçtı. Arkasından Türkiye'yi olduğu yerde kımıldatacak, silkinip kalkındıracak 'Sanayi Birliği' teşebbüsü ve yerli otomobil imali fikri büyüyordu.”

Dönemin daha pek çok dergi ve gazetesinde Erbakan Hoca'nın bu konudaki öncü gayretlerine ilişkin haber ve yorumlar bulmak mümkün.

Yerli otomobil fikrini geliştirip Türkiye'nin gündemine taşıyan kişinin Necmettin Erbakan olduğu kesin. Bu fikri Çankaya Köşkü'ndeki bir 'brifing'de Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'e kabul ettiren ve dolayısıyla Devrim otomobilinin yapılmasına vesile olan da odur. Ne var ki Erbakan, Devrim otomobilinin yapım sürecinden -bir rivayete göre Ulaştırma Bakanı Orhan Mersinli'nin ideolojik rezervi nedeniyle- uzak tutulmuştur. Zaten Erbakan'ın da sürece itirazı vardı. Cumhurbaşkanı Gürsel ilk yerli otomobil numunelerinin imali için Haziran ayında talimat vermiş ve bu işin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine kadar bitirilmesini istemişti. Erbakan'a göre bu vazifenin üç-dört ayda bihakkın yerine getirilmesi mümkün değildi. Birkaç “maket” üretilebilirdi tabii; fakat asıl mesele olan seri üretime elverişli dört başı mamur bir yerli otomobilin yapılabilmesi için daha fazla zamana -ve bu vazifenin tevdi edildiği Devlet Demiryolları kadrolarının sahip olmadığı bir “otomobil ihtisasına”na- ihtiyaç vardı.

İki adet Devrim'in Ankara'daki Cumhuriyet Bayramı törenlerinde görücüye çıkmasından iki gün sonrasına ait bir gazete haberi:

“İlk Türk otomobilinin, Devlet Başkanı Cemal Gürsel'in arzusuna uyularak kuvveden fiile çıkması, bu imalata taraftar ve muhalif olan iki zümre arasında geniş akisler husule getirmiştir. / Gürsel'in 'Bir aşağılık duygusu ile bizde otomobil yapılamaz diyenler utansın' sözünden utanması icabedenler Türk otomobilinin imalatını kendi menfaatlerini düşünerek baltalamak isteyenlerdir.... Devrim adı verilen otomobilin seri olarak imalinin mümkün olup olamayacağı hakkında dün Teknik Üniversitesi Motörler kürsüsü Doçenti Necmettin Erbakan'ın malumatına müracaat ettik. / Devlet Başkanı Gürsel'in yakından tanıdığı ve Türk otomobilini gerçekleştirecek çalışmaları sebebi ile kendisine geniş itimat beslediği hatta bu vazifeyi bir devlet bakanlığı payesinde yürütmesini arzu ettiği Erbakan şunları söyledi: / “Eskişehir Cer Atölyesinin üç ay insan üstü gayret sarfederek meydana getirdiği iki otomobil, iki özellik taşımaktadır. Birincisi, bizde otomobil yapılamaz diyenlere güzel bir cevaptır. İkincisi, bu işi yapacaklara cesaret vermiştir. Fakat otomobil, Teknik Üniversitesi Motörler Enstitüsüne sorulmadan yapılmıştır. Üzerinde çalışan arkadaşların otomobil ihtisası yoktur. Cer Atölyesi 1946'da üç dizel motör yapmış, fakat asıl işi Devlet Demiryollarına hizmet olduğundan seri imalata geçememişti. Eskişehir'deki hareket bizim davamız için atılmış adımdır. Üç ayda bir otomobil motörü imaline imkan yoktur. Teknik birçok hataları olduğunu kabul etmek lazımdır. Zira otomobil süt sağma makinesi veya dikiş makinesi değil, can makinesidir. Emniyet ister. Bizim on aydır üzerinde çalıştığımız dava başkadır. Biz binanın maketini yaparak övünmek yerine aslını meydana getirmek gayretinde idik. Aslı dediğim şey seri imalattır. Eskişehir'de arkadaşların yapmağa muvaffak oldukları otomobili tetkik ettikten sonra bunun bizim planlarımıza göre seri şekilde imal edilip edilmeyeceğini söyleyebilirim. Bu maksatla biliyorsunuz 9 firma oto sanayii için birleşmeğe hazırdır. İlerideki iltihaklarla bu rakamın 36'ya yükseleceğini tahmin ediyorum. Cer Atölyesi ilk adımı atmıştır. Şimdi iş memleket sanayiine bilhassa bunu yapmağa muktedir firmalara düşmektedir.” (Yeni Sabah, 31 Ekim 1961)

Hülasa: Devrim otomobili Necmettin Erbakan tarafından değil ama onun sayesinde yapılmıştır. Erbakan'a kalsaydı daha iyi bir otomobil yapılacak ve bunun seri üretimine geçilecekti.

Yiğidi Öldürcen Hakkını Yemicen
ALINTIDIR:Vikipedi
Diablo
ÜSTEĞMEN
ÜSTEĞMEN
 
İleti: 387
Kayıt: 01 Şubat 2009 03:02
Marka & Model: Clio III HB.
Motor Tipi & Gücü: 1.2 75Hp Authentique
Kilometre: 0
İsim ve Şehir: ERMAN_İstanbul



Diğer Konular

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyenler: Kayıtlı kullanıcı yok ve 30 misafir